İki adım ileri, bir adım geri...Tangonun
en temel adımlarıdır, ya da, bana öyle öğretilmiştir. Tabii bu
kadar kolay değil...Adım oyunları olmazsa olmayan, muhteşem olduğu kadar zor
bir danstır. İnsan dans ederken, şarkı söylerken, ya da sadece müzik
dinlerken kendini daha mutlu hissedebiliyor. Benim için böyle...Sadece
benim için mi ? Hiç sanmıyorum...
Uzun zamandır bu kadar güzel roman okumamıştım. Dans Öğretmenin Dönüşü , okuduğum en seçkin polisiyelerden birisiydi.
Kurgu, sadece bir gizemi çözmekten ibaret değil, II. Dünya Savaşı sırasında işlenen suçlara değiniyor ve günümüzdeki neo nazizmi konu ediyor.
Romanı ilgiyle okudum ve 2 Haziran
2013 tarihinde devrettim. Okumama vesile olan, okumasitesi.com, sitesinde kitapla ilgili yorum paylaşan Semih Oktay' a teşekkür ediyorum.http://www.okumasitesi.com/uye/Semih-Oktay
Son sayfasını kapattıktan sonra, romandan, aklıma ilk gelenler; Kanlı ve daha sonra kar üzerinde tango adımları... J.S. Bach... Savaş suçları... Neonazizim.... Bir işkence
cinayeti... Onu takip edin bir cinayet daha... İsveç ormanları...Stefan Lindman, cesur
, kanserle mücadele eden bir polis. Giuseppe Larsson ile kurulan samimi
ittifak...Larsson’un gülüşünü, romanın satırlarında duyabildim…İtalyan ön adıyla, kahramanına, Akdeniz sıcaklığı katmış sanki H. Mankell…Roman açısında çok önemli sahne değil fakat
şu an aklıma geldi ve yazıyorum.
Soruşturma sırasında tanıklar arasında olan yaşlı bir kadın, sigarasını
içerek, ifadesini verirken, şakkadak
ölüverdi…Giuseppe, onu kurtarabilmek için , hiç tereddüt etmeden suni
teneffüs uyguladı…Başıma gelmediği için bilmiyorum, hayatını kurtarmak için, hiç tanımadığım birine suni teneffüs
uygulayabilir miyim?
Dans Öğretmenin Dönüşü, kolay okunabilen ,
mantık hatası olmayan, benim kafamda
önemli soru işareti bırakmayan, okumaktan hakikaten çok keyif
aldığım bir roman oldu.
Romanı edinmeden önce Yazarın gerçek
hayatı hakkında okuduklarım ilgimi çekti. Irkçılık hakkında yazmayı hak eden
birisi Henning Mankell. Sadece bir Yazar olarak değil, hakkında öğrendiklerimle, bir insan olarak da saygımı kazanmıştır.
Dans Öğretmenin Dönüşü romanı temel ahlak, toplum ilişkileri ve ırkçılık gibi önemli konular hakkında okurları düşünmeye zorluyor. Irkçılık, insan ayrımı, üstün toplum kavramları, günümüzün dünyasında hâlâ güncelliklerini kaybetmemiş olmaları üzücü...Hiçbirimiz seçemiyoruz, ailemizi, ülkemizi, ten rengimizi...
Romandan etkilendiğim bir pasajı paylaşıyorum;
“ Ne de olsa Naziler, Afrikalıları, onların müziğini,âdetlerini, yaşam tarzlarını, her şeyini ilkel buluyordu. Onlara göre Afrikalılar insan altı yaratıklılardı. Siyah Amerikalı atlet Jesse Owens 1936 Olipiyatları’nın yıldızı olduğu halde Hitler onun elini sıkmayı reddetmişti”
Romandan etkilendiğim bir pasajı paylaşıyorum;
“ Ne de olsa Naziler, Afrikalıları, onların müziğini,âdetlerini, yaşam tarzlarını, her şeyini ilkel buluyordu. Onlara göre Afrikalılar insan altı yaratıklılardı. Siyah Amerikalı atlet Jesse Owens 1936 Olipiyatları’nın yıldızı olduğu halde Hitler onun elini sıkmayı reddetmişti”
Hening Mankell yine de ; "kötü insan, ruhunda kötülük olan insan, diye bir şey yok, sadece koşullar ortaya çıkarıyor o kötülüğü" diyor.