3 Ocak 2025 Cuma

ÖLÜMSÜZ AİLE

Aylar sonra inceleme yazmak için kitabın ilk sayfasını açtım ve kurşun kalemle düşmüş olduğum şu notumu gördüm 19.04.2024, Adana Portakal Festivali 10:30 uçağı PC2086 Sabiha Gökçen Havalimanı

Okuduğum kitaplar, hep yanımda oldukları için, sayfalarında düştüğüm küçük notlar sayesinde, son yıllarımda, günlüklerim olmuş oldu…Bu not, ilk kez gitmiş olduğum Portakal Festivalinden anılar canlandırdı gözümün önünde. Kısacık bir iki söz söylemem gerekirse, çok plansız, aşırı kalabalık, yine de rengarenk birkaç gün… Adana’yı her haliyle seviyorum.

Seyahat etmekten hoşlananlardanım, yeni yerler görmek beni hep mutlu etmiştir, bir yere gidecek olsam günler öncesinde bavulumu hazırlamaya başlıyorum ve böylece birkaç günlük kısa gezilerimin dahi heyecanını uzatmış oluyorum… Aslında söz etmişken şu bavul meselesine de değinmeden geçemiyorum, az öz eşya ile yaşamayı öğrenmek istiyorum fakat bunu bir türlü beceremiyorum, onu da alsam, bu da lazım olur, derken bakmışım bavul tıka basa dolmuş, aldıklarımın yarısını bile kullanmadan geri getiriyorum sonrasında üzülerek… Marie Kondo, ooo laf lafı açtı , merak edenler baksınlar, hayran olduğum birisidir…Tıklım tıklım doldurduğum bavulumu kapattıktan sonra, seyahat kitaplarımın seçimine girişiyorum…O sıralar okuduklarım arasından( en az üç kitap birlikte okurum genelde )ayrılamayacaklarım varsa, yanıma alıyorum, fakat genelde yeni bir şeyler seçiyorum… İşte 18.04.2024 tarihinde kitaplığımın önüne geçmiş, Adana seyahat için uygun bir şey aramaktaydım, ne zaman, nasıl, konusu ne olduğunun ve neden almış olduğumu bilmediğim bir kitaba ilişti gözüm, ÖLÜMSÜZ AİLE, işte bu dedi iç sesim…

Kendime kitap sürprizleri yapmaya bayılıyorum, bazan yanlış seçimlerden dolayı nahoş sürprizler de olabiliyor tabii ki, fakat herhalde tek bu konuda risk alabildiğim için, kendimle oynadığım bu kitap sürprizli oyundan vazgeçemiyorum.

Uçakla uçmayı pek sevmem, fakat mesafeleri kısaltmak adına mecburen biniyorum, işte kalemim, kitabım bana uçak korkumu yenmemde yardımcı oluyorlar…Uçak korkusu olan biri bu satırlarıma tesadüfen denk gelirse, işe yaradığını deneyebilir. Dikkatinizi, kaleme, yazıya, satırlara verebilirseniz, korkunun şiddeti azalabiliyor...

Seçme şansım varsa, uçakta mutlaka koridor koltuğu seçerim ve oturur oturmaz, çantamdan sürpriz kitabı ve kalemimi alırım…

Ve işte daha ilk satırlarıyla ÖLÜMSÜZ AİLE beni yakalayabildi, sözler su gibi akmaya başladı ve ben bulutların arasında adeta sürüklendim, nasıl geçti vakit hiç anlamadan, yumuşak bir inişle, ya da bana öyle geldi, Adana hava imanına indik…Kitabı devredemedim, devamı dönüş yolculuğuna kaldı…

Kitap incelemesi yazacaktım konu nerelere geldi…

Düşünmeye sevk eden, etkileyici ve baştan sona ilgi çekici bir hikâye, ana düşüncesi şu: "Sonsuza kadar yaşamak ister miydin?" Sonsuza kadar yaşaman gerekse hangi yaşta olmak isterdin? Kiminle sonsuza kadar yaşamak isterdin? Tuck'lar bu hediyeden/lanetten yararlandı mı? Miles neden karısına kaynaktan su vermedi? Oysa ben kitabın isminden böyle sorularla karşılaşacağımı hiç sanmamıştım, ben daha ziyade ölümsüzlüğü somut olarak değil, yapılan herhangi bir icraata dayanan sonsuzluk anlatılır gibi hayal etmiştim, çünkü kitap hakkında herhangi bir bilgi veya yorum okumamıştım.

Natalie Babbitt'i ve kitabını keşfetmem 59 yaşıma kadar nasıl sürmüş olabilir? sorusu eşlik etti okumam süresince… Bana göre çok şirin, hem çocuk, hem genç, hem yetişkinler için uygun kitaplarından biri. Evinin yakınındaki ormana kaçan ve gizli bir kaynaktan su içen yakışıklı bir genç adamı keşfeden on bir yaşındaki Winnie Foster'ın öyküsünü çok beğendim.

Natalie Babbitt o kadar canlı anlatımla yazabilmiş ki, ben hayranlıkla okudum, kasabayı, ormanı, baharı, gölü ve tüm mekanları görebildim. Karakterler de çok başarılı tasvir edilmiş, kötü adamı isimsiz bırakarak, insanileştirmemek, çok hoş bir dokunuş olmuş bana göre… Bu sade ve güzel hikaye, lirik dille ve o kadar büyük hassasiyetle yazılmış ki, çocuk edebiyatı klasiği olarak hak ettiği yerini almalı bana göre.

Yazar hakkında netten bulduğum kısa bilgileri paylaşıyorum; (28 Temmuz 1932 - 31 Ekim 2016), Amerikalı çocuk kitapları yazarı. 1982 yılında Hans Christian Andersen Ödülü'ne aday gösterilmiştir. Yazar 2012 yılında American Academy of Arts and Letters tarafından ilk kez verilen E.B. White Ödülü'nün de sahibi olmuştur. Yayıncılık dünyasına bir çizer olarak adım atan Natalie Babbitt, sayısız çocuk kitabını resimledi. Bugüne kadar on iki çocuk romanı kaleme aldı.