23 Aralık 2024 Pazartesi

MORGUE SOKAĞI CİNAYETİ

"Achilles kadınların arasına saklandığı zaman hangi adı takınmış?"

Sir Thomas Browne’nun şaşırtıcı soruları var kitabın ön sözünde. Elime aldığım her kitapla birlikte bilmediğim, sürprizlerle dolu bir maceraya çıktığım için; ön söz, ithaf, arka kapak, yazarla ilgili biyografik not, ilk satır beni yakalayabilmesini çok istiyorum. MORGUE SOKAĞI CİNAYETİ kitap önerisi, bir okursever tanıdığımdan geldi, tam bir yıl başı hediyesi gibi…Kitap ön sözüyle ve ilk paragrafıyla ilgimi çekmeye başardı bile... Yazarın, satranç, dama, briç hakkındaki acıkmalarını çok sevdim. Hepsini iyi bilirim ve hepsiyle ilgili pek çok anılarım var. Dama hatırladığım ilk oyun misal, yarım asır öncesine dayalı, annem hemen bir kartona çizerdi damanın hatlarını, dokuz adet beyaz fasulye, dokuz adet barbunya taneleriyle oynamaya hazırdık…Soba, kar, kış, tatil, patlamış mısır ve dama…Hafızam bunları beraber getiriyor. Tabii o zamanlar televizyon yok, internet yok, günümüzün hiçbir imkanı yoktu, ama her şey çok güzeldi , belki çocukluk anıları olduğu için şu an öyle geliyor…

Edgar Alan Poe eserlerinden okumamış olmam hep bir kayıp gibi gelirdi, fakat nedensiz okumaya çekindiğim bir Yazardı. Hani hem okumaya çekiniyorum, hem de gizlice ilgi duyuyorum, öyle bir şey…Tavsiye de gelince, kıvılcım etkisiyle, hemen kitabı edinip okumaya koyuldum…

Okuduğum her kitap, istisnasız, hoşuma gitse de, gitmese de, elime aldıysam şayet, devam edemesem de, mutlaka yazarı hakkında bilgi edinirim. Yazdıklarımda paylaşmışımdır mutlaka, hayatımız boyunca kesiştiğimiz( sohbet ettiğimiz, bir şeyler paylaştığımız kastım ) kişi sayısı sınırlı olduğu, elbette ki insanların yapısı, işi gereği vb. için bu sayı farklılıklar gösterebilir, fakat bu gün için dünyada yedi (7 ) milyarı aşmış bir nüfustan söz ediyorsak, bahsettiğim kesişmenin ortalaması alınsa bile, bana göre oldukça sınırlı…Ben, okuduğum her yazarın yolumun kesiştiği insanlardan sayıyorum ve öyle hissediyorum, çünkü onu kendimce anlamaya çalışıyorum ve onun yarattığı dünyada, sözcüklerin aracılıyla sadece ikimizin arasında oluşan bir bağdan söz ediyorum… Aynı metinden , her okur farklı şeyler algılayabilir ve bu gayet doğal, çünkü hepimiz farklı yaşıyor ve algılıyoruz bu hayatı… Edgar Alan Poe kısacık hayatı hakkında öğrendiklerimin sayesinde ağzım açık kaldı…

Aktris Elizabeth Arnold Hopkins Poe ile aktör David Poe Jr.'ın ikinci çocuğu olarak 19 Ocak 1809'da Boston'da doğdu. William Henry Leonard Poe adında bir ağabeyi ile Rosalie Poe adında bir kız kardeşi vardır.Büyükbabası David Poe Sr. 1750 yılı civarında İrlanda'dan göç etmiştir. Edgar'ın adı, ebeveyninin 1809'da birlikte oynadığı William Shakespeare'in Kral Lear oyununun karakterlerinden birinden gelmiş olabilir.Babası aileyi 1810 yılında terk etti,annesi de bir yıl sonra veremden öldü. Tütün, kumaş, buğday, mezar taşının yanı sıra köle ticareti de yapan ve Richmond, Virginia'da yaşayan İskoç kökenli John Allan, Edgar'ı evine aldı.Allan ailesi resmî olarak Poe'yu evlat edinmemişler ama "Edgar Allan Poe" adını onlar vermişlerdir. Bu bilgileri internetten edindim, daha ilginç kısımları merak edenler bulup okusunlar.

Bu uzun hikâyeyi bir cümleyle özetlemem gerekiyorsa i; eğlenceli bir cinayet gizemi, derim. Tabii hiçbir cinayet eğlenceli olamaz, ama ben cinayet gizeminden söz ediyorum, yanlış anlaşılmasın. Poe'nun mantık ve detay gözlemeleri ve analizleri şaşırtıcıydı doğrusu.

Pencerelerde neden çiviler var? Ve neden bir çivinin yayı olsun? Dil engelleri mi? Bacada ters duran ölü bir kadın mı? Sorular zihnimde dolaşırken, gizem aydınlanıyor…

Şunu da belirtmek istiyorum, okuma maceram çok kısa sürdü, anlatıcı ve Dupin hakkında daha çok şey öğrenmek isterdim… Tanışmalarını şöyle anlatılıyor ; ” İlk karşılaşmamız Montmartre Sokağı'ndaki karanlık bir kitaplıkta oldu; ikimiz de aynı kitabı arıyorduk ” Kitapevinde tanışma sahnesi pek çok kitapta ve filmde konu ediliyor, ben de seviyorum bu detayı… Edgar Alan Poe yaşadığı 1809-1849 yılları göz önünde bulundurursak öncüsü sayılabilir. İlk aklıma gelen Para romanı, benim çok sevdiğim, kitap evinde, müthiş tanışma sahnesi var misal…

Polisiye kitapları hakkında yazınca, olur da okumayan birisi kazara yazdıklarımı tesadüf edip okursa şayet, ipucu vermek istemediğim için, temkinli yazmaya gayret ediyorum ve son sözle kocaman tebessüm ediyorum, kitap günlüğümü oluşturmak çok keyifli ve eğlenceli, ayrıca plasebo etkisi taşımaktadır.

Neden 'Morgue Sokağı Cinayeti” polisiyenin ilki sayıldığını, okuyunca anladım. Hikaye kısacık ama çok dolu…Okumaktan çok keyif aldığımı söyleyebilirim…2019 yılının son kitabı Yeni yılın gelmesiyle bir ilgisi var mı bilmiyorum, fakat okurken şöyle bir düşünce geçti aklımdan ve yakalanmış düşünceye ( pek çoğunu yakalayamıyorum çünkü ) burada yer veriyorum; Hikayede, Noel Baba’nın tam tersi, bacada, başı aşağıda üstelik ölü bir kadın var … Tam bu zıtlık tesadüf mü düşünürken, yıllar evvel gülsem mi ağlasam mı diye bir “soruşturma” haberi düştü dimağıma, ismini hatırlayamadığım bir müftümüz ” Noel Baba bacadan giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi.” dediğini anımsadım…

Yoruma açık bir söz değil, sadece aklımdan geçen ve yakaladığım bir düşünceydi… Benim yetiştiğim ve büyüdüğüm coğrafyada ki coğrafya kaderdir, Buz Dede vardı, onun ismi burada Noel Baba olduğunu öğrendim burada yaşamaya başlayınca…Buz Dede, benim ilk kahramanlarımdan, bana istediğim hediyeyi bulup getirendi çünkü ve ilk büyük hayal kırıklığım;” Seni kandırıyorlar, öyle birisi yok” demişti ablam ve ben çok ama çok üzüldüğümü, ağladığımı çok net hatırlıyorum…

Edgar Alan Poe tekrar okumak istiyorum…

Çok yavan bitti bu inceleme. Hiç olmazsa etkilendiğim bir alıntıyla noktalayım “Çözümleme gücü, bildiğimiz beceriklilikle karıştırılmamalıdır; gerçi çözümleyici ister istemez becerikli bir kimsedir, ama becerikli kimselerin hepsi çözümleme yapamazlar. Gerçekten, becerikli kimseler kafası hep hayallerle dolup taşan kimselerdir; yaratma gücü olanlar ise birer çözümleyiciden başka bir şey değillerdir.”

24 Aralık 2019 Bursa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder