3 Temmuz 2013 Çarşamba

CENNET - JUDİTH McNAUGHT


Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde , kalbur saman içinde, Meredith  adında çok güzel, çok akıllı, başarılı,  altın  kalpli, cesur, alçak gönüllü  ve üstelik   Bancroft Mağza zincirinin  tek varisi bir kız varmış. Bu kadar artılara karşılık , Meredith, annesiz büyümüş . Baba, eski görüşlü, otoriter, baskıcı,  kızına mutsuz çocukluk yaşattığı gibi, annesini de tanıma fırsatı vermemiş.

 Meredith on sekiz yaşındayken, bir partide karşısına  çelik işçisi  Matthew Farrell  çıkar…Matt,  kızımıza göre  bir alt  sosyal sınıftan ,  fakat çok  zeki, kararlı, esprili, çalışkan,  cesur, dürüst, gururlu, cömert, ailesine bağlı, kadın ruhundan anlayan,  atletik yapılı ve yakışıklı  25 yaşlarında  bir genç…Bu özellikleri sayarken, gülmekten kendimi alamadım.

Romanın kahramanları Meredith ve Matt…  Hoş, romantik film tadında bir aşk masalı…

Kitabı 3 Haziran 2013 tarihinde okumaya başladım ve 23 Haziran 2013 tarihinde, pazar günü devrettim. Dil basit olduğu için hızlıca okunuyor. Ayrıca, bazen  bu tür  mutlu roman- masalları  okumak,  zihnimi dinlendiriyor.

Kendimi bildiğim bileli, masalları çok seviyorum; hem dinlemeyi, hem okumayı…Okumayı öğrenmeden önce canım anneciğim bana çok masal anlatırdı ve okurdu…En sevdiğim masal hangisi diye sordum kendime şu an?

Karar vermek zor tabii… O kadar çok ki…Yine de bir isim verem gerekiyorsa şu an aklıma Küçuk Mouk masalı düştü.Henüz okumayı bilmiyordum  bu masalla tanıştığımda…Küçük Mouk’un sihirli terlikleri vardı, onu, hızlıca,  istediği yere ulaştırabiliyorlardı…O terliklerden ben de bir gün edinmeyi hayal etmiştim. Küçük Mouk, dinlediğim  en sıra dışı masallardan birisiydi… O  eşek kulakları  çıkartan incir meyvesini çok merak etmiştim.Masalda adı geçen yediverenin, Türkiye’de yaşamaya başladıktan sonra ilk kez tatmıştım…

Masallar , çocukluğumuzda, sorgusuz sualsiz  inandığımız  kocaman büyülü bir dünya, büyüdükçe masallardaki  iyinin ve kötülüğün  mecazi anlamları fark ediyoruz, yaşlandıkça ise  masalların  dünyasında gizleniyoruz…

Ben, CENNET, hakkında yazacaktım, konuyu dağıttım. Roman hakkında yazılacak  fazla bir şey yok…Aşka ikinci şans tanıyan, romantik bir film. Kitaptan, bu gün için hatırladığım sadece  bir sembol var , bir erkek elinin avucuna bir kadının eli…

Asıl bu romanın kendisine  ulaştığım yol çok komik oldu, çünkü  bu romanı edinmeye niyetim yoktu. Kitap zevkine güvendiğim bir okur, okumasitesi.com adresinde, CENNET adlı roman hakkında,  bir not yazmıştı, ancak , yazarın adıni bildirmemişti. Kitabı merak ettim ve internette  küçük araştırma sonucunda karşıma çıkan ilk  Cennet adlı roman Judith McNaught’a ait olduğunu gördüm ve kitabı hemen edindim. Daha sonra, okurun söz ettiği kitap, farklı  bir CENNET olduğunu öğrendim. Okuduğum not, meğer V. C. Andrews’- CENNET'i içinmiş…

Yanlış trene binenler, bavullarını karıştıranlar, isim benzerliğinden kişileri  karıştıranları duymuştum…Bu sefer ben kitapları karıştırdım.

Bu hoş karışıklık sayesinde bir Yazar tanımış oldum ve hakikaten okurken dinlendiğimi hissettim. 

Judith McNaught (d. 14 Mayıs, 1944) Kitapları, 30 milyondan fazla basılmış ve New York Times en çok satanlar listesine birkaç kez girmiş, ABD'li, aşk romanları yazarı. 19 yy'ın ilk başlarında, İngiltere'de geçen tarihi aşk romanları ile bu tarz romanların öncüsüdür. Daha sonra 50'den fazla yazar Judith McNaught'un izinden giderek, aynı stilde yazmaya başlamışlardır. Ayrıca CBS radyo kanalının ilk kadın yapımcısıdır.

 


 

Kitapları 30 milyondan fazla basılmış… Bu rakamlar pek çok şey söylüyor. İnsanlar mutlu olmak istiyorlar... Kim istemez ki ?

Judith McNaught hayatını merak ettim ve netten ulaştığım bilgilere göre, ilk kocasından ( diş doktoru )  boşanmış,  bu evlilikten iki çocuğu varmış. Daha sonra, onu yazmaya teşvik eden ikinci kocasını, trafik kazasında kaybetmiş...Hayat böyle, her şey insanlar için, mutluluklar da, mutsuzluklar da…
Ben her şeyin bir bedeli olduğuna inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder