18 Temmuz 2013 Perşembe

KUSURSUZ - JUDİTH McNAUGHT



Bir karışıklık sonucunda, yanlışlıkla,  CENNET - V. C. Andrews  yerine,  CENNET - Judith McNaught romanını edindim.
Yanlış kitap aldığımı fark edince üzülmedim, çünkü kitap satın almayı çok seviyorum.Bazan özellikle aradığım kitapları ediniyorum, bazan ise ismini daha önce hiç duymadığım, o anki ruh halime uygun kitaplar satın alabiliyorum…Misal en son satın aldığım kitaplardan birisinin ismini  hiç duymadım, hakkında yazılan hiçbir şey okumadım. ÖLMEK İÇİN KÖTÜ BİR GÜN, ismi de beni cezp etmedi. Satın alma nedenim neydi peki?  Kitabın ikinci Yazarı;David Ellis. Daha önce Yazarın ismini hiç duymamıştım, ancak ismi, küçücük puntoyla,   oldukça büyük punto James Patterson’un adının altında yazılmıştı. Adı küçücük punto ile yazıldığına göre, D. Ellis'in kitaba katkısı o oranda mıydı ? sorusu düştü aklıma. İki yazardan yazılmış bir kitap okuduğumu hatırlayamadım ve merakımı gidermek istedim. Son çıkan kitaplara bakarken, yazarların isimleri farklı puntoda yazılmış olması dikkatimi çekti, sonra tuhafıma gitti ...D.Ellis'a haksızlık olmuş gibime geldi ve romanı satın almak geldi içimden. Okur muyum? Şu an  bilmiyorum, sırası gelirse okurum.
Velhasılı kelam, yanlış CENNET’i, internetten, İzmir – Parşömen Sahaf’dan, satın aldım. Hazır CENNET’i   sanal sepete atmışken, Yazardan   bir romanını daha almayı  ihmal etmedim -  KUSURSUZ. Kitaplar kargoyla geldiklerinde, paketin içinden bir içimlik , ambalajlı granül kahve çıktı. Şaşırdım tabii, Parşömen Sahaf; Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır, atasözünü mü hatırlatmak istemişti?!  Bilemiyorum tabii, bir kitap okura , küçücük bir hediye…
Girizgah uzun, çünkü  KUSURSUZ hakkında  yazılacak fazla bir şey yok. Bir aşk masalı daha…Sanırım Judith McNaught’tan üst üste iki roman okumak  bana biraz fazla geldi. Yine de bir çırpıda okuyuverdim… Kitabı 5 Temmuz 2013 tarihinde devrettim.
 Geçmişi belirsiz olan, Zack Benedict,  karısını  öldürmekle suçlanan, hüküm giymiş bir Hollywood film yıldızı.  Beş yıl hapis yattıktan sonra ,yolunu bulup firar ediyor.

Julie, on yaşında  hâlâ  okuma yazma bilmeyen,  Chicago sokaklarında hırsızlık yapan ,  bebekken terk edilmiş bir yetimken,  iki erkek evladı olan Madison ailesi tarafından evlat ediniyor…  Teksas'da, küçük bir kasabada yaşayan Madison ailesi, kızın  yeni ve  sıcak yuvası oluyor. Kız, bu iyi insanlara layık olabilmek için elinden geleni yapıyor.  Julie, zamanla, kasabada,  örnek ve herkes tarafında sevilen  genç bir kız  haline geliyor. Okulunu başarıyla tamamlıyor ve  kasabadaki okulda  öğretmen olarak hayatına devam ediyor.

Romanın tanrısı, bu iki sıra dışı insanı, bir araya getiriyor ve aralarında alevlenen aşkı konu ediyor. İnandırıcılıktan  çok uzak bir kurguydu ve  ben  uzun bir  masal niyetine okudum. 
Yazar, KUSURSUZ’un  ikinci bölümünde, CENNET romanın  kahramanları Mat ve Meredith'e küçük  rol vermiş, eh  onların  fırtınalı aşkları  geride ( CENNET romanında )  kalmış,  dingin, mutlu ,huzurlu, varlık içinde, çocuklarıyla birlikte hayatlarına devam ettiklerinin bilgisi  geçiyor. Dizi roman...
Judith McNaught  sanırım bir daha okuyamayacağım.Yine de   bu hoş karışıklık sonucunda, iki romantik, film tadında, roman devrettim ve hâlâ hayatta olan bir Yazarı ve üslubunu tanımış oldum.
KUSURSUZ, ilk  1993 yılında  yayımlanmış, özellikle  baktım romanın yazıldığı tarihe, çünkü, romanda, ABD okuma yazma bilmeyen yetişkinlerden söz ediyordu Yazar.  Bu bilgi ilginç geldi bana.Julie, öğretmenlik yaptığı okulda, gece , okuma yazma bilmeyen yetişkinlere, gönüllü olarak,  dersler veriyor. Yetişkinlerin , daha çok kadın, okuma yazma hevesleri beni heyecanlandırdı. Hayatta okuyabilmenin ne büyük  mutluluk olduğunu vurguluyor Yazar. İnsan bazan, elinde olan nimetlerinin farkında olamayabiliyor, çünkü onları  doğal karşılıyor.
Judit McNaught’dan iki roman okudum, fakat   bana, Onu hatırlatacak bir alıntı yapmadığım farkına vardım, uzun yazımı, benim de katıldığım, romandan bir söz ile noktalıyorum;

Bir insanın mutlu olması için ailesinin hayır duasını alması şarttır. Ailenin senden nefret etmesi, lanetlemek gibi bir şeydir.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder