17 Ekim 2014 Cuma

AŞK ÖLÜMDEN UYANIŞTIR - TESS GERRİTSEN

 


Kitap okumayı sevdiğim kadar, kitap araştırmayı da severim, yeni yazarlar keşfetmeye bayılırım… Bir kitap sitesinde Tess Gerritsen ismine tesadüf ettim, ilgimi çekti, Yazarın kitaplarına ve okur yorumlarına biraz baktım. Tess Gerritsen, Çin asıllı Amerikalı Yazar, 1953 doğumlu ve tıp doktoru olduğunu öğrendim. Daha önceleri okuduğum Mario Mazzanti’yi anımsattı bana Gerritsen ve bir kitabını okumaya karar verdim. Günümüzde yaşayan iki doktor, sonradan polisiye roman yazmaya karar vermişler, biri İtalyan, diğeri Amerikalı, biri erkek, diğeri kadın, ilginç bir okur macerası olacaktı benim için. Aynı zaman dilimi içinde paylaştığımız bu dünyanın, kendi yaşadığım coğrafyada veya herhangi bir başka yerinde yaşayan yazarlarının kitaplarını tanımak istiyorum.




 Tess Gerritsen’in, okurları tarafından en az beğenilen romanını okuyarak başlamak istedim, nedenini tam bilmiyorum…Belki de birkaç romanını okumak istediğim için, beğeni grafiğimi yükseliş yönünde olmasını tercih ettim. Ya da fazla gerilim okumak istemediğim için… Tam bilmiyorum, sonuçta AŞK ÖLÜMDEN UYANIŞTIR, romana karar verdim. Kitap ismi tuhaf geldi ve Gerritsen’in romanına koyduğu ismi merak ettim… Tabii ki yukarıdaki isimle yakından uzaktan ilgisi yok. Romanın orijinal ismi ;Keeper of the Bride (Her Protector)

Romanı çok çabuk devrettim, çünkü okunması kolaydı. Fazla gerilim ve heyecan olmadan, romantik film tadındaydı okuduklarım yine de Gerritsen’in üslubunu sevdim. Polisiye romanlarında, illa katili veya faili benim bulmam gerekmiyor…Failin kim olduğunu tahmin etmem veya yanlış tahminlerden sonra öğrendiğimde şaşırmam şart değildir, önemli olan, katilin gerekçeleri ve yöntemleri ilgimi çekiyor olması. İşte burada Gerritsen benim ilgimi çekmeye başaramadı, failin gerekçeleri bence çok basite indirgenmişti…Hikayede daha çok gizem olabilirdi.Bu muydu failin gerekçesi yani! hayretle ve hüsranla, dedim kendi kendime…

Yine de romanı okumaktan keyif aldım.

Okuduğum tüm polisiye romanlarında, kahraman polisimiz hep bekardır, bekar olmasa bile ya karısı ölmüştür, ya ayrılmışlardır, bir şekilde yalnızdır. Evli polis, polisiye romanlarında hiç tercih edilmediği karakter olsa gerek, düşüncesi tebessümler içinde geçti aklımdan, kitabı okurken. Hayatta aşk olmazsa sıkıcıdır…Bir romanda aşk yoksa ben okumaktan sıkılıyorum. Aşkın, gerçek aşkın, özünde sadakat ve dürüstlük olduğu için, polis kahramanımızın da kaçınılmaz yalnız olması gerekiyor galiba…

Amerikan aile ilişkileri hakkında düşünceler geçti aklımdan; Nina’nın annesi ve kocaları, babası ve karıları…Geniş aile kavramı, bizim Türk geniş aile kavramından çok çok farklı. Bizlerde bağlar çok sıkı, onlarda ise fazla gevşek…Dengeyi iyi kurmak gerekiyor.

"Sam, ona kendi varlığını kendi başına anlamlandırma anlayışı aşılayan bir annesi olduğu için şanslıydı."Bu cümleyi okuduğumda, oğullarım benim için ne düşünürler diye merak ettim.

22 Eylül 2014 tarihinde, büyük oğlum beni telefondan aradı ve Boğziçi Caz Korosu mülakatını geçtiğini ve koroya kabul edildiğini söyledi…Sesindeki heyecanı hissedebildim ve gözlerim yaşardı. Harika bir tenor olduğu konusunda yanılmamıştım. Çocuklarımın müzikle uğraşmalarını çok istedim, sadece kendileri için olsa bile, elimden geleni yaptım ve küçükken onları zorladığımı dahi inkar edemiyorum… Bu gün için her iki oğlum, müzik dolu yaşam içinde olmaları bir dayatma sonucu mu bilmiyorum. ( Küçük oğlum Uludağ Üniversitesi Konservatuar piyano 1 sınıf lisans, Özgür Ünaldı'nın öğrencisi.) Baskıcı anneleri hiç sevmem, ama ben de böyle bir hata yapmış olabilir miyim diye kendime soruyorum şu an… Sonuçta annelik de öğrenilen bir şey ve hiçbirimiz ailelerimizi seçemiyoruz.

Kitaba dönecek olursam, romanın girişi, olayların gelişimi ve sonu güzeldi…Mantık hatası yoktu, ben çok iyi bir polisiyeyim iddiası da yoktu. Yumuşak , anlaşılır ve hoş bir üslupla yazılmıştı. Tercümesi de belki çok çok güzel olduğu için bu hissi uyandırdı bende. Romanda birkaç kez “önünde sonunda” ikilisi kullanılmış ve doğru olarak yazılmışlardı. Bahar Yaldız Çelik’i tebrik edemeden geçemiyorum, çünkü çevirileri ben, çok ama çok, önemsiyorum. Kitap ismi her ne kadar tam olmamış olsa da, ben de itiraf etmem gerekirse daha uygun isim bulamadım, Gelinin Koruyucusu, biraz acayip kaçardı.

Sanırım bu son buluşmam olmayacak Tess Gerritsen ile…


2 Ekim 2014
Bursa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder