1 Şubat 2013 Cuma

ŞEKER PORTAKALI - Jose Mauro de Vasconcelos

18 Ocak 2013 Cuma







ŞEKER PORTAKALI romanını 2000 veya 2001 yıllarında okuduğumu sanıyorum. O dönem, okuduğum kitaplar hakkında notlar almıyordum, çünkü Türkçe yazmakta zorlanıyordum. Eğitimimi Türkçe görmediğim için, imlâkonusunda kendimi hayli yetersiz buluyordum.

Türkiye’de yaşamaya başladıktan sonra ( 29 Eylül 1989 ), uzun süre kitap okuyamamıştım, dile hakim olamayınca, okuma çabalarım sonuçsuz kalmıştı.

Kitaplardan hiç vazgeçmedim yine de, okuyamasam da, kitap satın almaya devam ettim…Bir gün tekrar Türkçe okumayı başlayacağımı biliyordum, çünkü bunu çok istiyordum ve inanıyorum ki, arzu, konu ne olursa olsun, güçlü olunca, ona karşı konulamaz.

ŞEKER PORTAKALI romanın, bendeki yeri çok çok özeldir, çünkü kitaplara karşı aşkımı, yeniden alevlendiren roman oldu. Bir solukta okumuştum ve çok etkilenmiştim…

Romanı aklıma düşüren büyük oğlum oldu. 2 Ocak 2013 tarihinde, ülkemizde kitapla ilgili çıkan haberleri okumuş ve konuyu trajikomik vaka olarak benimle paylaştı. Oğlum, ŞEKER PORTAKALI’nı orta okulda okumuştu , okumasını ben önermiştim ve romana vakıftı. HattaYazarın diğer romanlarından da okumuştu.

19. yaşında olan oğlumun konu ile ilgili duyarlılığı çok hoşuma gitti. Oğlum, ŞEKER PORTAKALI ile ilgili, yazmış olduğum antoloji. com sitesindeki yorumumu okuduğunu söyleyince kanatlandığımı hissettim;
http://uyeler.antoloji.com/arctasarim-arctasarim/kitaplar-hakkinda-yazdiklari/sayfa-6/


Heyecanla, yıllar önce romanla ilgili yazdıklarımı ben de okudum, tebessümlerim hiç eksik olmadı. İnsan kendi yazdıkları dahi olsa, yıllar sonra okuduğunda, sanki başka birisi yazmış gibi hissediyor. Tuhaf bir duygu.Mutlu oldum, küçücük bir mutluluk yaşattı bana yıllar önce yazdıklarım.


Türkçe yazmakta zorlandığımdan söz ettim ilk paragrafta. Evet bu bir gerçek,ama insan bir şeyi çok isteyince, Allah yardım ediyor, karşısına ihtiyacı olanı çıkarıyor . Buradan, Türkçe yazma konusunda, bana yardımcı olan herkese ve özellikle bir kişiye gönülden teşekkür ediyorum.


Bu sayfamı çok seviyorum. Kendimi burada, daha kendimle baş başa , daha yalnız ve daha özgür hissediyorum sanki…

Antoloji.com sitesinde yıllar önce yazmış olduklarımı, büyük çoğunluğunu bu sayfama da alıntılamak istiyorum.

Bu gün için hâlâ Şeker Portakalı romanı, çocuk romanı olmadığını düşünüyorum. Evet, romanın ana kahramanı küçük bir çocuk, ama bence kitabı büyükler okumalı ki, çocukların ruhunu ve onların dünyasını daha iyi anlayabilmeli.


ŞEKER PORTAKALI, romanın kahramanı, fakir ve kalabalık ailenin çocuğu olan küçük Zeze’nin, çok büyük hayali var, bir Noel hediyesi alabilmek;

Ya ölürsem? … Bu yıl Noel armağanı almadan ölmüş olurum.” düşünüyor romanın küçük kahramanı.Bunun gerçekleşmemsi için, kardeşi ile birlikte, verdiği küçük savaşı ve sonrasında yaşadığı hayal kırıklığını ben hiç unutamadım. Evinden uzak bir meydanda, birilerinin yoksul çocuklara oyuncaklar dağıtılacağını duymuş olana Zeze o meydana ulaşmak için verdiği mücadele, yüreklerimi burkmuştu. Tabii geç kalıyor…Kendisi zaten küçük bir de bakmakla yükümlü olan kardeşi var yanında, dolayısıyla o meydana zamanında ulaşamıyorlar…

Zeze umudunu yitirmiyor yine de, gece yatmadan önce, lastik pabuçlarını kapının önüne bırakıyor ve; “ Kim bilir, belki bir mucize olur da içleri armağanla dolar. Bir armağan almayı o kadar isterdim ki. Bir tek armağan. Ama yeni olsun. Benim olsun yalnızca…
Sabah uyanınca ilk işi pabuçlarına bakmak oluyor.Bomboş olduklarını görüyor...
Öyle üzgündüm ki, o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım ki, o an ölmeyi istedim. Ve gözyaşlarım acınacak bir biçimde akmaya başladı

Zeze sadece beş yaşında küçücük bir insan.

Kitabın sonunda ise o küçücük kalbin duyduğu acı, beni gerçekten çok derinden sarsmıştı. Sevmediğimiz, ama bir şekilde yakınımızda olaninsanları, kalbimizde nasıl gömebileceğimizi Zeze' den öğrendim ben.

Yıllar yıllar önce, henüz ben de azınlık olarak yaşadığım ülkede, Ernest Hemingway’in bir yazısında okumuştum; Eğer bir ülke hakkında bilgi edinmek istiyorsan ve o ülke hakkında doğruları öğrenmek istiyorsan o zaman, ülkede çocukların, yaşlıların ve azınlıkların hayatını incelemelisin.”

Çocuklar, azınlıklar ve yaşlılar, toplumun en hassas bireyleri çünkü.



Jose Mauro de Vasconcelos bu romanı ile, büyüklere, çocuk dünyasının kapısını aralamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder