7 Haziran 2024 Cuma

TANIMADIĞIM TANIDIK FÜRUZAN

Geçtiğimiz hafta sonu ( Pazar 12 Ocak 2009 ) minicik bir kitap okudum, sadece 80 (seksen ) sayfa - HARAÇ. Bir kadın olarak etkilenmemem mümkün değildi. Ara sıra, âdeta kendi düşüncelerimi, sayfaların içinde okudum…Tuhaf bir duyguydu, hiç tanımadığım Füruzan’ı tanıyormuşum gibi hissetim.

Haraç, hikâye mi, uzun öykü mü, roman mı tam olarak karar veremedim. Olağanüstü yalın ve duru bir dilde yazılmıştı fakat. Sanki dün yazılmış bir kitap gibi geldi, uzun yıllar önce kaleme alınmasına rağmen. Okurken, aralarda durdum ve geriye dönüp tekrar tekrar okudum, hoşuma giden satırları. Yazarı heyecanlandıran konular o kadar sahici, olaylar o kadar gerçekti ki… Haksızlıklara tahammülü olmayan ve bu isyanını açık ve net bir şekilde, cesaretle, sözcüklerin sihirli gücü ile okurlarıyla paylaşmış Füruzan. Ben hayranlıkla okudum.

Şu an bu satırları yazarken, biraz duruyorum, kitabı elime alıyorum ve 78. sayfasını açıyorum, tekrar okuyorum ve yazıyorum: “ Bir şey iste deselerdi, hani var ya o masallardaki gibi, periler cinler çıkıp dilek sorduklarında okumayı yazmayı sökeyim isterdim. Oğluma iki satırcık yollamak için”

Okuyamamanın, harflerin tanıyamamanın buruk acısı, beni çok derinden etkiledi.

Sıra dışı kadın duyarlılığı ile, sadece seksen sayfaya sığdırılmış, bir başka kadının Servet’in hayatına dokunmuş Füruzan ve ben içim buruk ve çaresiz tanık oldum.

Edebiyat eleştirmeni değilim, ve öyle birinin gözü ile görüş bildirmem mümkün değildir elbette, fakat sıradan birisi olarak kitabı çok beğendiğimi ve hafızamda kalıcı yer edindiğini söylemeliyim.

Kitabı, bir okurun yorumunda görmüştüm ve haklı isyanı ,Yazarımızla yolumun kesişmesine neden oldu; “Acaba biz Türkler kendi değerlerimizi birbirimize anlatmayı beceremiyor muyuz? Yoksa beceriyoruz da...Bir övgü yapılacaksa, yapılması gerekiyorsa bu övgüyü gerektiği kadar duygulu, gerektiği kadar heyecanlı yapamıyor muyuz? Buyrun, işte Füruzan'ın Haraç adlı hikâyesi... Niçin birileri bana şimdiye kadar, ' Füruzan'ın HARAÇ adlı öyküsünü okudun mu? ' diye sormadı? Niçin Füruzan'ın adı hiç geçmedi? Füruzan'ın öyküsü 'çok güzel öyküler' arasında gösterilemez mi? Bunu kim yapacak? Kim Haraç'ı en güzel öyküler arasına alacak? Galiba bunu biz yapacağız...kitap okuyanlar, bir şeyler yazmaya çalışanlar yapacak! “

Haraç, güncelliğini kaybetmemiş bir öykü. Sezen Aksu imzalı çok çok güzel ve anlamlı olan şarkısı “ Kardelen”, fonunda devrettim bu kısacık hikâyeyi. Aklımın bir köşesinde sürekli bu şarkı çalıyordu…

Doğuda nice nice Servetler var hâlâ…

Kitap, tekrarlamak istiyorum, sıra dışı kadın duyarlılığı ile yazılmış. Kadınların, bazen yaşamak zorunda kaldıkları korkunç haksızlıkların isyanıdır bu minicik kitap.

Ulu Önderimiz Atatürk sözlerini hatırlıyorum : “Bir zamanlar gelir beni unutmak, unutturmak isteyen gayretler belirebilir, fikirlerimi inkâr edenler, beni yerenler çıkabilir. Hatta benim yakın bildiğim kimseler arasından bile olabilir. Ama ektiğimiz tohumlar o kadar canlıdır ki, bu fikirler döner dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur.”

Nasıl da öngörmüş !

Ama ben Çağdaş Türk Kadınına güvenmek istiyorum ve burada, Önderimizin sözlerine yine ihtiyaç duyuyorum “şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir”

Füruzan’ın güzel öyküsü, sözü geçen ekilen tohumlardan yeşermiş bir filizdir. Benim ülkemde Füruzan gibi Yazarlar olduğundan gurur duydum.


Okuyun ve okutun lütfen, güzel ülkemizde, Servetler hiç olmasın…

Efendiler, siz de okuyun lütfen, sizin için de çok anlamlı mesajlar var…

14 Ocak 2009 Bursa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder