11 Temmuz 2012 Çarşamba
Bir şeyi kaybetmeden, değerini anlamın yolu nedir ? Sorusuna cevap bulmaya çalışan bir roman...
" Bazen, hepsini elde etmek için
tamamını riske etmemiz gerektiğini anlamalısınız."diyor Ram Oren
okuduğum son romanı AŞRAM'da.
Bunun gerçek
olduğunu yaşadıklarımdan biliyorum.
Ram Oren'i 2007
yılında Afrika Prensesi romanı ile tanıdım, kitabı bir solukta okumuştum. Daha
sonra Tuzak romanını edindim ve o romanı da büyük keyif alarak okudum.Ram Oren
kendine özgü basit anlatımıyla benim sevdiğim yazarların arasında yerini aldı.
Masal okumak istiyorsam onun kitaplarına baş vuruyor
oldum.
Masalları her zaman
çok sevmişimdir ve bu yaşıma rağmen hâlâ çok
seviyorum...
Ram Oren'in üslubu
ve masallarının konusu benim hoşuma gidiyorlar.
AŞRAM romanını 4
Temmuz 2012 tarihinde devrettim.
İki çocuk babası
avukat olan Micky, yirmi kusur yıllık karısı Ofra ve Gökyüzü tarikatın öğretmeni
Hintli Ram Sing üçgeni üzerinde kurulmuş bir kurgu.Roman beni eğlendirdi.Arada
sırada isyanlarım olmadı değil...Bu kadar da değil! şeklinde, ama sonra, masal
okuduğumu hatırlayınca, tebessüm etmekle yetindim.
AŞRAM, bir tecavüz
davasıyla başlıyor. Romanın ilk sahnesi mahkeme salonunda geçiyor.Tecavüz eden
adamın avukatı olan Micky, müvekkillinin suçlu olduğunu bildiği halde
savunmasını üstleniyor ve suçlunun, ceza almadan, hapse gitmesini engelliyor,
tabii ki dolgun ücret karşılığında. Haksız yere kazanılan davada, hiç olmazsa,
mahkemede sunulan savunma
delillerin daha tutarlı olmalıydı bana göre, romanın o bölümünü, hukuk eğitimi alan
Ram Oren'e hiç yakıştıramadığımı söylemeden geçemiyorum.
Avukatlık mesleği ne
kadar zor olduğunu düşündüm. Bildiğiniz halde, suçluya yardım ediyorsunuz...Ama
Micky için bu sorun değil çünkü, kara para onu daha çok
heyecanladırıyor;" Para
beni hep heyecanlandırmıştır, kara para ise bu heyecanı artmasını
sağlamıştır."
Aşram, kelimesi ne
anlama geldiğini bilmiyordum ve romanla birlikte, nette edindiğim bilgilere göre
Hindistan’da orman içinde ya da dağda, bilgelerin dünyanın telaşından uzak,
huzur içinde yaşadıkları yerlere verilen Sanskritçe bir addır. Bu yerler
inzivaya çekilmek için kullanıldığı kadar, eğitim için de
kullanılır.
Romanın, adından da
anlaşıldığı gibi, işlendiği ana tema insanların mutluluk ve huzur arayışı. Bazan
( O.P ) paranın bu huzuru ve mutluluğu satın alması mümkün olamıyor...Yazara
göre," Eğer ölüm
korkusunu yok edebilirsek daha mutlu olacağız"Galiba bu konuda
Ram Oren haklı...
Romanın ikinci
bölümü Hindistan'da geçiyor. Bu egzotik ülke benim ilgi alanımda olduğu için
kısa da olsa, romanın satırlarında, oralara yolculuk
keyfiliydi.
Tam olarak sebebini
bilmiyorum, fakat Ram Oren benim sempatilerimi kazanmış bir Yazar.Gerçek hayatı
hakkında her ne kadar daha fazla bilgi edinmeye çalışmış olsam da, bulabildiğim
sadece bunlar;
1936 yılında;
İsrail'de doğdu. Edebiyata ilgisi küçük yaşlarda, lisede kazandığı bir öykü
yarışmasıyla başladı. Hukuk eğitimi aldı.
Uzun yıllar gazetecilik yaptı. Kitaplarının hemen hepsi çok satanlar listesine
giren Ram Oren aynı
zamanda İsrail'de önemli bir yayıncı olarak çalışmaktadır. Kitapları çeşitli
dillere çevrilen, televizyon ve sinema filmlerine uyarlanan Oren; birçok ödülün
sahibidir.Karısı Nitza onun
ilk okuru ve editörüdür.
Romanların ilk
sayfalarında bulunan ithaf yazıları her zaman ilgimi çekmiştir. Aşram
romanı da bir ithaf ile başlamış;
"Yardımlarına ve rehberliği için
teşekkürlerimle arkadaşıma ve ruhani öğretmenime
Nisim Amon'a ithaf ediliştir"
Ram Oren de bir
ruhani öğretmene ihtiyaç duymuş demek ki.
İnsanlar ne
yazarlarsa yazsınlar, nasıl yazarlarsa yazsınlar, kendilerini anlattıklarını
düşünüyorum.
Kitap 1998 yazılmış,
insan ilişkileri, aşk, arkadaşlık, para, duygular ve dürtüler masalsı bir kurgu
içinde incelemeye alınmıştır.
" Düşünceleri
engelleyen duvarların arkasında gerçek özgürlük var" diyor Ram Oren.
Bunu
hepimiz biliyoruz, ama" dünyadaki çoğu insan gibi sürekli
kırıntılar toplayan korku dolu karıncalar gibi
davranıyoruz."
Güncemi, romandan
çok hoşuma giden bir cümleyle noktalıyorum. İtiraf etmeliyim ki ben, hayatta ,
her şeyi fazlasıyla kontrol altına almaya çalışıyorum, bunun yanlış olduğunu
bildiğim halde, kontrolü elden bırakamıyorum... : )
"Fazla kontrol altına alınmaması
gereken bir dans gibi, hayattan da zevk
almasını bilmek, akmak zorlamamak gerekir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder