28 Ocak 2013 Pazartesi

AŞRAM - RAM OREN

11 Temmuz 2012 Çarşamba



Bir şeyi kaybetmeden, değerini anlamın yolu nedir ? Sorusuna cevap bulmaya çalışan bir roman...


" Bazen, hepsini elde etmek için tamamını riske etmemiz gerektiğini anlamalısınız."diyor Ram Oren okuduğum son romanı AŞRAM'da.

Bunun gerçek olduğunu yaşadıklarımdan biliyorum.

Ram Oren'i 2007 yılında Afrika Prensesi romanı ile tanıdım, kitabı bir solukta okumuştum. Daha sonra Tuzak romanını edindim ve o romanı da büyük keyif alarak okudum.Ram Oren kendine özgü basit anlatımıyla benim sevdiğim yazarların arasında yerini aldı. Masal okumak istiyorsam onun kitaplarına baş vuruyor oldum.

Masalları her zaman çok sevmişimdir ve bu yaşıma rağmen hâlâ çok seviyorum...

Ram Oren'in üslubu ve masallarının konusu benim hoşuma gidiyorlar.

AŞRAM romanını 4 Temmuz 2012 tarihinde devrettim.

İki çocuk babası avukat olan Micky, yirmi kusur yıllık karısı Ofra ve Gökyüzü tarikatın öğretmeni Hintli Ram Sing üçgeni üzerinde kurulmuş bir kurgu.Roman beni eğlendirdi.Arada sırada isyanlarım olmadı değil...Bu kadar da değil! şeklinde, ama sonra, masal okuduğumu hatırlayınca, tebessüm etmekle yetindim.

AŞRAM, bir tecavüz davasıyla başlıyor. Romanın ilk sahnesi mahkeme salonunda geçiyor.Tecavüz eden adamın avukatı olan Micky, müvekkillinin suçlu olduğunu bildiği halde savunmasını üstleniyor ve suçlunun, ceza almadan, hapse gitmesini engelliyor, tabii ki dolgun ücret karşılığında. Haksız yere kazanılan davada, hiç olmazsa, mahkemede sunulan savunma delillerin daha tutarlı olmalıydı bana göre, romanın o bölümünü, hukuk eğitimi alan Ram Oren'e hiç yakıştıramadığımı söylemeden geçemiyorum.

Avukatlık mesleği ne kadar zor olduğunu düşündüm. Bildiğiniz halde, suçluya yardım ediyorsunuz...Ama Micky için bu sorun değil çünkü, kara para onu daha çok heyecanladırıyor;" Para beni hep heyecanlandırmıştır, kara para ise bu heyecanı artmasını sağlamıştır."

Aşram, kelimesi ne anlama geldiğini bilmiyordum ve romanla birlikte, nette edindiğim bilgilere göre Hindistan’da orman içinde ya da dağda, bilgelerin dünyanın telaşından uzak, huzur içinde yaşadıkları yerlere verilen Sanskritçe bir addır. Bu yerler inzivaya çekilmek için kullanıldığı kadar, eğitim için de kullanılır.

Romanın, adından da anlaşıldığı gibi, işlendiği ana tema insanların mutluluk ve huzur arayışı. Bazan ( O.P ) paranın bu huzuru ve mutluluğu satın alması mümkün olamıyor...Yazara göre," Eğer ölüm korkusunu yok edebilirsek daha mutlu olacağız"Galiba bu konuda Ram Oren haklı...

Romanın ikinci bölümü Hindistan'da geçiyor. Bu egzotik ülke benim ilgi alanımda olduğu için kısa da olsa, romanın satırlarında, oralara yolculuk keyfiliydi.

Tam olarak sebebini bilmiyorum, fakat Ram Oren benim sempatilerimi kazanmış bir Yazar.Gerçek hayatı hakkında her ne kadar daha fazla bilgi edinmeye çalışmış olsam da, bulabildiğim sadece bunlar;
1936 yılında; İsrail'de doğdu. Edebiyata ilgisi küçük yaşlarda, lisede kazandığı bir öykü yarışmasıyla başladı. Hukuk eğitimi aldı. Uzun yıllar gazetecilik yaptı. Kitaplarının hemen hepsi çok satanlar listesine giren Ram Oren aynı zamanda İsrail'de önemli bir yayıncı olarak çalışmaktadır. Kitapları çeşitli dillere çevrilen, televizyon ve sinema filmlerine uyarlanan Oren; birçok ödülün sahibidir.Karısı Nitza onun ilk okuru ve editörüdür.

Romanların ilk sayfalarında bulunan ithaf yazıları her zaman ilgimi çekmiştir. Aşram romanı da bir ithaf ile başlamış;
"Yardımlarına ve rehberliği için teşekkürlerimle arkadaşıma ve ruhani öğretmenime Nisim Amon'a ithaf ediliştir"

Ram Oren de bir ruhani öğretmene ihtiyaç duymuş demek ki.
İnsanlar ne yazarlarsa yazsınlar, nasıl yazarlarsa yazsınlar, kendilerini anlattıklarını düşünüyorum.

Kitap 1998 yazılmış, insan ilişkileri, aşk, arkadaşlık, para, duygular ve dürtüler masalsı bir kurgu içinde incelemeye alınmıştır.

" Düşünceleri engelleyen duvarların arkasında gerçek özgürlük var" diyor Ram Oren. Bunu hepimiz biliyoruz, ama" dünyadaki çoğu insan gibi sürekli kırıntılar toplayan korku dolu karıncalar gibi davranıyoruz."

Bir roman daha devrettim ve kitap okur macerama yeni heyecanlı maceralarla devam edeceğimi ümit ediyorum.

Güncemi, romandan çok hoşuma giden bir cümleyle noktalıyorum. İtiraf etmeliyim ki ben, hayatta , her şeyi fazlasıyla kontrol altına almaya çalışıyorum, bunun yanlış olduğunu bildiğim halde, kontrolü elden bırakamıyorum... : )

"Fazla kontrol altına alınmaması gereken bir dans gibi, hayattan da zevk almasını bilmek, akmak zorlamamak gerekir."










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder